..




 

En sonunda Orhan'ı, -"Seni tembel seni...Her ders karatahta önünde tek ayak dur da aklın başına gelsin-" deyip kulağınıda epeyce çekip basmıştı cezayı... Tam bir hafta her ders tek ayak üstünde durmuştu Orhan. Bende kıkır kıkır gülerken, deli oluyordu halime... Derken o günlerde bir aile taşındı mahalleye... Yeşil gözlü çok güzel bir kızları vardı... Siyah önlük bile bukadar mı yakışır bir kıza?Çocukluk aşkı derlerya hani öyle birşey...Yemeden içmeden kesildim. Babam, -"Sameeet" - diye bana bağıracak olsa, -"Efendim Asuman-" diyecek kadar şapşal bir aşığım yani....Derken Asuman'a açılmaya karar verdim.Yoksa bu aşk beni yakıp kül edecek sanıyorum ozamanlar... Ergen psikolojisi, yada ne derseniz deyin siz buna. Kız bir gün sokaktan geçerken, omzuma çarptı. Bir kağıt düşürdü yere. Arkasını dönüp bana bir gülücük atmasınmı. Ayaklarım yerden kesildi, uçuyorum sandım... Kağıdı açıp okudum. Şöyle yazıyordu: -"O kadar yakışıklısın ki. Bana bakışlarının farkındayım... Benim için serenat yapan, gece gündüz kapımda bekleyen bir sevdiğim olsun istedim hep....Bizim yörenin bir türküsü vardır. Hani benim recebim.Sarı lira vereceğim diye... Benim için o türküyü söyleyecek kadar romantik olmasını isterim sevdiğim kişinin.... Sana karşı boş olmayan ASUMAN" Beni bir heyecan aldıki sormayın... O günden sonra geceleri yatağımdan baykuş gibi kalkıp Asumanın evinin avlusuna gidip camında bekliyorum... Ve o pencereye çıkıp bana gülümseyince patlayıyorum türküyü................DEVAMI İÇİN FOTOĞRAFA TIKLAYIN
..


. ..